Gebelik ve Kadın Doğumda Fonksiyonel Tıp
Elimizi atsak genç kızlarımızın ve kadınlarımızın neredeyse yarısı polikistikover yada 30’lu – 40’lı yaşlardaki kadınların neredeyse yarısı haşimato tiroiditi. Eskiden çocuk sahibi olamama diye bir şey yokken şimdi elini atsan çocuk sahibi olamayan çiftlere çarpıyoruz. Çikolata kisti miyomlar ve anormal kanamalar, geçmeyen dirençli akıntılar ve daha pek çok kadın hastalığı…
Poliklinik sıraları bu hastalarla dolu. Hepsine 10 dk ayrılan bir süre ve sonunda ellerine tutuşturulan genellikle doğum kontrol ilaçlarından oluşturulan bir reçete. Sonuç; ilacı kullandığın süre boyunca düzelen suni adetler ve bırakınca tekrar çözümsüzlük. Gerçek bir iyileşme hiçbir zaman olmamakta sadece belirtiler bastırılmaktadır.
Peki Neden Fonksiyonel Tıp ?
Peki insan genom projesi ( Human Genom Project) sonucu bize hangi bilgileri verdi?
- İnsanın adeta bir bilgisayar gibi yazılım kodlarının tamamının olduğu, metabolizmasının, duygusunun, aklının nasıl çalışacağının harfiyen tarif edildiği insanoğlunun tüm işleyiş mekanizmasının kodlandığı kadim kitabın yani DNA’nın tüm insanlarda sayı ve içerik olarak %99,9 oranında aynı olduğu, % 0,1 farklılığında göz ,saç rengi ,boy gibi insanları birbirinden ayıran fiziksel özelliklerden kaynaklandığı ortaya çıktı. Sonuçta herkesin makinasında aynı parçalar planlanmıştı fonksiyonel tıp için.
- İşte fonksiyonel tıp bu gelişmeler neticesinde; kronik komplex hastalıkları ( kanser, otoimmün hastalıklar, diyabet, tansiyon, kısırlık, pcos, erken menapoz, ilaçlarla nikah kıydığımız ve bir türlü iyileşmeyen hastalıklar vb.), hastayı ilaca ömür boyu bağımlı hale getiren, hastalığın kök sebebi bulunmadığı için içten içe hastalığı ilerleten, günümüzdeki tıp uygulamalarının aksine hastalık sürecini iyileştirerek tamamen geri çevirir.
Ben fonksiyonel tıp yaklaşımlarını kadın hastalıkları ve doğum alanında polikistik over hastalığı, endometriyozis, miyom, çocuk istemi, geçmeyen dirençli akıntılar, adet düzensizliği, menapozda hormon replasmam tedavisi, erken menapoz tedavisi vb. pek çok alanda uygulamaktayım. Gerçekten iyileşmeyi isteyen hastalıklarının kökenini anlattıklarımızla anlayabilmiş ve yaşam tarzı değişikliklerini yapıp aktif olarak sürece katılan hastalarımız tamamen şifa bulabilmektedirler. “Ben gideyim doktor bana bir ilaç versin ama ben tamamen eski tas eski tarak devam edeyim fakat tamamen iyileşeyim” diyen kişiler fonksiyonel tıptan fayda göremeyecekleri gibi hiçbir zaman da gerçek anlamda iyileşemeyeceklerdir.
BİOEŞDEĞER HORMON TEDAVİSİ VE DOĞUM KONTROL İLAÇLARININ ZARARLARI
Bu konuya girmeden evvel dilerseniz “Patent Tıbbından” bahsedelim önce. Doğada kendiliğinden bulunan maddelerin örneğin östrojen, progesteron, magnezyum patentlerini alamazsınız. Alabilmek için laboratuvar ortamında estrojene bir etil grubu ekleyip yeni bir molekül bulup, bulduğunuz çakma estrojenin patentini alırsınız. Bu molekülü piyasaya sürmek ve satmak için tıp camiasındaki meslek örgütleri ve onların kanaat önderleri olan doktorların onayına ihtiyacınız vardır. Onlarda ilacınıza etkilidir demek için sizden kanıt isterler.
Şimdi ilacınızı büyük bir klinik çalışmada deneyerek etkisini gösterecek bir akademisyen doktor grubu bulmaya ihtiyacınız vardır. Böylelikle bu büyük çalışmalar sayesinde onların da kariyeri sağlamlaşacaktır. Bir nevi kazan – kazan stratejisi. Araştırmayı yapan doktorlar hem kariyer kazanacak, ilaç firmasının sponsoru olduğu en prestijli tıp dergilerinde ve meslek örgütlerinde editör ve yönetici olarak yerlerini sağlamlaştıracaklardır. Bunlara karşılık araştırmayı yapan doktorlarda ilacın etkililiğine yönelik çalışmadaki olumsuz yanbetkileri sümen altı edip, etkinliğini göstermek için her türlü yardımı yapacaklardı. Burda zaten para ve güç bilim karşısında 1/0 KAZANMIŞTIR.
2.Fonksiyonel Tıp kazandığı nokta: Bilim camiasını etkileyecek ve kanıt sayılabilecek nitelikteki bilimsel çalışmalar hele ki pek çok faktörün etki ettiği karmaşık hastalıklarda bir ilacın etkinliğini ve güvenilirliğini gösteren çalışmalar milyon dolarlık harcama gerektirmektedir. Peki bu çalışmalar niçin doğal moleküllerle yapılmıyor? Çünkü yüz milyon dolarlar harcayarak finanse ettiğiniz bu çalışma neticesinde doğal molekülün faydalı olduğunu kanıtladınız diyelim ki. Doğal moleküllerin patenti alınamadığı için bu doğal ürünü herkes satabilecektir.
Siz büyük masraflar yapıp kanıtlayacaksınız ama herkes satabilecek. Bu nedenden dolayı hiçbir doğal moleküle yatırım yapacak bir finansör bulamazsınız. Dolayısıyla hiçbir doğal molekülün faydası kanıta dayalı yöntemlerle kanıtlanamayacaktır. Dolayısıyla zaten para ve gücün finanse ettiği sitemin başındaki bilim adamlarına fırsat doğacak bu faydalı ürünler için aman efendim bunlarla ilgili kanıta dayalı bir çalışma yok ,ot, çöp deyip kendi ilaçlarını daha rahat pazarlayabileceklerdir. Bu meslek örgütlerinin başındaki kanaat önderleri belli aralıklarla gayd-line yayınlayıp biz doktorlara hangi hastalığa hangi ilaç kolaylığındaki klavuzları göndermektedir.
Doktorlarda bilim olarak bunları takip etmektedir. Ayrıca en prestijli bilim dergilerinde kilit noktalarda bu ilaç devlerinin desteklediği bilim adamları olduğu için onların istemi dışındaki hiç bir çalışma kolay kolay onaydan geçemeyecektir. Şu an için Amerika’daki bilimsel araştırmaların %80’nini finanse edenin bu dev ilaç firmaları olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir ve dev ilaç şirketleri Fonksiyonel Tıp sevmez .
İşte kadın hormonlarının başına gelen de tam olarak patent sorunsalıdır. Kadın vücudunda bulunan hormonlar estrojen ve progesterondur. Fakat bunlar doğal moleküller oldukları için patentleri alınamıyor. Dolayısıyla dev ilaç şirketlerinin işine gelmiyor Fonksiyonel Tıp. Dolayısıyla hormonlardan para kazanmak için estrojene bir etil grubu ekleyip hormonumsu yapıyor veya at östrojenini kullanıyor. Estrojen ve progesteronun kadın vücudunda rahim dışında beyin, kemikler, kalp ve damar sağlığı, metabolizma, pıhtılaşma sistemleri gibi bir çok organa da etkisi vardır. Bu hormonlar yeteri kadar ve dengede olmadığında kemikleriniz erir, unutkanlık, Alzheimer’a yatkınlık, hipotiroidi, diyabet, kalp krizi, beyin fonksiyonlarının gerilemesi, bunama, depresyon, endişe, ruhsal sorunlar, pıhtılaşma sorunları dahil pek çok sıkıntı ortaya çıkar.
Tabi bu suni hormonlar rahime etki edip adet gördürüyor. Fakat diğer sistemlere oldukça kötü etki ederek, pıhtılaşma sorunları, migren, depresyon, diyabet, kilo alımı, ödem, meme ve rahim ağzı kanseri yapıyor. Ama bu yan etkiler gereği gibi topluma anlatılmıyor. Halbuki doğal östrojen ve progesteron doğru yollardan ve doğru miktarda verildiğinde bunların hiçbiri olmuyor. Kadın kilo veriyor, ödem atıyor, tiroidi düzeliyor, duygusal durumu iyileşiyor, cinsel isteği artıyor, kuruluğu gidiyor, kemikleri erimiyor, endişesi geçiyor.
Fonksiyonel Tıp hakkında Durumu daha iyi anlatmak için progesteron hormonunu örnek verelim. Bu doğal hormonun birebir aynısı progestan adında piyasada satılmaktadır. Hatta tiraji komik yeteri kadar kar getirmediği ve ucuz olduğu için bir dönem progestan için üretici bulunamamış nerdeyse üretilemeyecek hale gelmiştir. Hamileliklerde düşük önlemek için, tüp bebekte hep vücuttaki birebir hormonun aynısı olan progestan kullanılır. En hassas olan bebeğin gelişim döneminde bile güvenli olduğu için kullanılır. Nasıl kullanılmasın ki vücudunuzdaki hormonun aynısı. Fakat adet gecikmesi ve düzensizliğinde çakma progesteronlar ‘’ tarlusal, farlutal’’ kullanılır. Bunlar vücudunuzun tanımadığı kimyasallardır. Doğum kontrol ilaçları da öyledir. Sizi kanatır ancak diğer sistemleri bozar .Kansere yatkınlığınız varsa meme ve rahim ağzı kanseri için risk oluşturur.